gastronot

yeme-içme kültürüne dair...

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Merhaba, ben Bahar Yaka. 36 yıllık hayatımın 24 yılını doğduğum şehir olan İzmir'de geçirdim. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven, her öğünün adeta ritüel olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bulunmak için büyük özen gösterdiği akşam yemeklerinin, geç vakit yapılan pazar kahvaltılarının tadı hala damağımdadır. Balkan kökenli bir ailenin 2. kuşak İzmir'lisi olarak, damağım hem Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetleriyle tanıştı hem de Trakya mutfağının ot kokulu yemeklerinden tattı. Böylece yemek ve içmek hayatta en çok sevdiğim şeylerin başında yeraldı. Yaşım ilerledikçe şarapla tanıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp kendi şarabımı yapmaya başladım. Şarabın en yakın dostu olan peynir ise, asla vazgeçemeyeceklerim arasındaydı. Her yeni tadın içindekini keşfetmek ve onu denemek en büyük hobilerimden oldu. Bu site sayesinde de bildiklerimi sizlerle paylaştım.

Pazartesi, Mayıs 15, 2006

Mutfak Sırları (Anthony Bourdain)


Geçen gün, "pazar sabahları" başlıklı yazımda bahsettiğim kitabı bitirdim ama, sizlere yazmak bir türlü nasip olmadı. İster mutfakta vakit geçirmekten hoşlanın, isterseniz ben sadece restaurantta yerim deyin, isterseniz profesyonel bir aşçı olma yolunda olun, isterseniz kendi küçük mutfağınızın şefi, hepinizin okuması gereken bir kitap bu.
Adı "Mutfak Sırları", "aşçılık dünyasından mahrem maceralar" diye de bir not düşülmüş adının altına. New York'lu profesyonel bir aşçı olan Anthony Bourdain, 25 yıllık mutfak hayatını bu kitabı yazarak bizlerle paylaşmış. Sadece paylaşmakla kalmamış, bütün samimiyeti ve dürüstlüğüyle, sisteminden, ilişkilerine, jargonundan, argosuna, iyisi ve kötüsüyle yaşadığı herşeyi anlatmış. Hem de profesyonel bir yazar tadında.
Anthony'nin bu kitabı yazmaktaki amacı, ne kimseye yemek yapmayı öğretmek, ne de birilerini afişe etmek. Ama istemese de her ikisini çok tatlı bir dille başarıyor. Öyle ki kitapta adı geçen bazı kişi ve işletmelerin, kendisine sadece biraz sitem edeceklerinden emin. Ama daha fazlası değil. Ayrıca okuyan herkesin bu meslek ve mutfak adına birçok şey öğreneceklerinde de...
Anthony ve kardeşi, annesi ve babası gurme olan, ama kendileri hamburger ve koladan başka birşey yemeyen iki çocuktur. Tamamen yeme-içme üzerine organize edilmiş bir Fransa gezisine, istemeye istemeye anne-babaları ile birlikte katılırlar. Nefis yemeklerin yendiği lüx ve ünlü restaurantlara gidip, annelerini sinir edercesine her defasında hamburger ve kola isterler. Birkaç defa tekrarlanan bu duruma çok sinirlenen anne ve baba, birkez (ve sonkez) çocuklarını, gittikleri restaurantın önüne park ettikleri arabanın içine kilitleyip bırakırlar. Saatler süren çok keyifli bir yemek ritüeli sırasında, çocuklar, özellikle de Anthony, önce çok sinirlenir. Onlar için böylesine vazgeçilmez olan şey nedir anlam veremez. Ama sakin kafayla düşünmeye başlayınca, yemeğin insan hayatından ne kadar da önemli bir yeri olduğunu kavrar. İşte o an karar verir, aşçılık konusunda en iyilerden olacağına. O gün bugün kolları sıvar mutfağa girer ve bir daha da çıkamaz... Kesinlikle tavsiye ederim.
Kitapla ilgili birkaç profesyonel yoruma da yer vermek istiyorum:
"Mükemmel bir kitap. İnsanın ağzını sulandıran kocaman bir kase cips kadar baştan çıkarıcı." Daily Telegraph
"Stephen King romanlarından bile daha çekici." Sunday Times

Free Web Site Counter
Website Counter