gastronot

yeme-içme kültürüne dair...

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Merhaba, ben Bahar Yaka. 36 yıllık hayatımın 24 yılını doğduğum şehir olan İzmir'de geçirdim. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven, her öğünün adeta ritüel olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bulunmak için büyük özen gösterdiği akşam yemeklerinin, geç vakit yapılan pazar kahvaltılarının tadı hala damağımdadır. Balkan kökenli bir ailenin 2. kuşak İzmir'lisi olarak, damağım hem Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetleriyle tanıştı hem de Trakya mutfağının ot kokulu yemeklerinden tattı. Böylece yemek ve içmek hayatta en çok sevdiğim şeylerin başında yeraldı. Yaşım ilerledikçe şarapla tanıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp kendi şarabımı yapmaya başladım. Şarabın en yakın dostu olan peynir ise, asla vazgeçemeyeceklerim arasındaydı. Her yeni tadın içindekini keşfetmek ve onu denemek en büyük hobilerimden oldu. Bu site sayesinde de bildiklerimi sizlerle paylaştım.

Salı, Nisan 11, 2006

Diyet yaparken


Doğduğum günden beri yaşıtlarıma oranla hep daha boylu ve kilolu oldum. Kimilerine göre "balıketi"ydim kimilerine göre "gençirisi". Hatta bu iriliğin faydalarını bile gördüm bazen. Özellikle ilkokulda sorgusuz sualsiz beş yıl sınıf başkanlığı görevi bana verildi. Doğum günü partilerine giderken aynı yaştaki arkadaşlarımı, anneleri bana emanet etti. Hatta okula başladığım ilk yıl, hepimiz aynı yaşta olamamıza rağmen sınıftaki herkes bana "Bahar Abla" dedi. Tabii arkamdan "şişko" diye bağıran mahallenin yaramazları da çok ağlattı beni.
Ama yapacak birşey yok. Doğuştan mayamız sağlam. E aileden gelen faktörler de var tabii. İştah deseniz, ondan bol birşey yok. Hal böyle olunca, ömür boyu ağır diete mahkum ediliyorsunuz maalesef. Evet benim de bunca ömrüm diyet yapıp kilo vererek, "Oh istediğim kiloya ulaştım, diyet bitti artık" deyip aynı kiloları geri alarak geçti.
Bu süre içinde bana İzmir'de destek olan Dr. Alpaslan Bilen'den öğrendiğim bir yöntem sürdürülebildiği takdirde insanı gerçekten ideal kiloya ulaştıran ve devam edildiği zaman da bu kioyu koruyan bir yöntem... Diyet yapan herkesin bildiği yağsız sebze yemeklerinin boğazımızda düğüm düğüm oluşu, burnumuza gelen itici kokuları bu yöntemle ortadan kayboluyor. Ben, en son uyguladığım diyette, sebze yemeklerini bu yöntemle pişirdim ve çok iyi sonuç aldım. Üstelik bu şekilde pişirdiğiniz sebzeden bir tabak dolusu yiyebiliyorsunuz, 2 yemek kaşığı gibi sınırlamalar yok. Doktorunuza danıştıktan sonra denemenizi tavsiye ederim. Şimdi Dr. Alpaslan Bilen usulü diyet sebze yemeği:
- Bir bütün tavuğu derisi ile birlikte haşlıyoruz. Biraz ılındıktan sonra et suyunu süzüyoruz. Tavuğun derisi ayrılmış olarak etlerini kemiklerinden ayıklayıp, 7-8'e bölüp mutfak poşetlerinde dondurucuda saklıyoruz (salatalarımızda kullanmak üzere). Et suyunu da, yağı eşit olacak şekilde plastik bardaklara paylaştırıyoruz. Önce oda sıcaklığına gelmesini bekliyoruz, sonra buzdolabında +4C olmasına izin veriyoruz ve en son derin dondurucuda stokluyoruz. Bu et suyu ile hemen her mevsim sebzesini kullanarak lezzetli diyet yemekleri yapabilirsiniz . Yapacağınız yemek ne zeytinyağlı ne de etli tadında oluyor ama inanın yağsız pişirilen yemeklerden bin kat daha lezzetli oluyor.
Takribi, 1 kg sebzeye 1 bardak tavuksuyu, yağ hariç diğer tüm malzemelerinizi ekleyerek istediğiniz yemeği yapabilirsiniz. Öğle ya da akşam ögünlerinden birinde bu yemekten bir tabak, yanında mevsim salatasıyla çok iyi gidecektir. Kolay gelsin...

Free Web Site Counter
Website Counter