gastronot

yeme-içme kültürüne dair...

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Merhaba, ben Bahar Yaka. 36 yıllık hayatımın 24 yılını doğduğum şehir olan İzmir'de geçirdim. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven, her öğünün adeta ritüel olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bulunmak için büyük özen gösterdiği akşam yemeklerinin, geç vakit yapılan pazar kahvaltılarının tadı hala damağımdadır. Balkan kökenli bir ailenin 2. kuşak İzmir'lisi olarak, damağım hem Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetleriyle tanıştı hem de Trakya mutfağının ot kokulu yemeklerinden tattı. Böylece yemek ve içmek hayatta en çok sevdiğim şeylerin başında yeraldı. Yaşım ilerledikçe şarapla tanıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp kendi şarabımı yapmaya başladım. Şarabın en yakın dostu olan peynir ise, asla vazgeçemeyeceklerim arasındaydı. Her yeni tadın içindekini keşfetmek ve onu denemek en büyük hobilerimden oldu. Bu site sayesinde de bildiklerimi sizlerle paylaştım.

Salı, Ağustos 28, 2007

İznik'te göle karşı, nefisss "Tavuk Kapama"

Önceki yazımda, Bodrum dönüşü İznik'e uğradığımızı yazmıştım. Nefis bir lezzet ve enteresan bir pişirme yöntemiyle karşılaştığımızdan bahsetmiştim. Daha önceleri methini duymuş olsam da, ilk kez tattım ve de bayıldım. Bilmediğim bu pişirme yöntemiyle, kuyu tandırı aratmayan bir lezzet ve yumuşaklıkta olan tavuklar, adeta kemiklerinden dağılırcasına piştiler. Hem de sadece 40 dk. da.
Biz tavuk kapamalarımızı, İznik Gölü kıyısında, nefis bir manzaraya karşı pişirdik ve yedik. Yapılışını sizler için aşama aşama görüntüledim.
Aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi 30-40 cm uzunluğundaki tahta kazıkları iyice toprağa saplayın. Çok titizseniz, tavukları yerleştirmeden önce kazıkları folyo ile sarabilirsiniz. Bir saat öncesinden, kekik, kırmızı pul biber ve ayçiçek yağı ile marine ettiğiniz bütün tavuğu, şekildeki gibi kazığın üzerine oturtun.
Ağzı tatamen açılmış 18 lt.lik, gıda maddeleri için kullanılan temiz bir tenekeyi, tavuğun üzerine kapatın. Hava almaması için etrafını kum ya da toprakla örtün.
Dört bir yanına ince odunlar yerleştirin. Üzerine biraz çalı çırpı ekleyip, tutuşturmak için de biraz alkol dökün ve ateşleyin. Tavuğun büyüklüğüne göre, ama en fazla 45 dk. hiç açmadan bekleyin. Zaman dolunca, seri hareket ederek önce, ateşleri tenekeden uzaklaştırın ve kalın bir bez yardımı ile tenekeyi yavaşça kaldırın. Nar gibi kızaran tavuğunuzu kazıktan çıkarabilirsiniz.
İşte bizleri bu lezzetle tanıştıran ve artık tavuk kapamanın kompedanı olan Sevgili Fatma. Sizler bu manzarayı bulabilir misiniz bilmiyorum ama, bu yöntem için uygun yeri bulduğunuz anda mutlaka deneyin derim.
Teşekkürler Fatma, ellerine sağlık...

Cuma, Ağustos 24, 2007

Bodrum'dan, damakta ve akılda kalanlar...

Bu yaz, Bodrum Turgut Reis'te bir devremülk kiraladık. 33 yıllık hayatımın en uzun tatili olarak tarihe geçen bu sürecin ilk 15 gününde annem ve babam, 5 gününde sevgili Asuman ve Sarp bizimleydi. Bir hafta kadar kızlarla yalnızdık. Yağmur'un deyimiyle "kız kıza tatil" yaptık :). Son haftayı da babamızla birlikte, çekirdek aile olarak tamamladık.
Hepsi de birbirinden keyifliydi bizim için. Sitedeki komşularımızla, çok güzel dostluklar kurduk.
Yeni dostlarımızla her Cumartesi, Turgut Reis pazarına gittik.
Kızlarla bayılıncaya kadar Deniz Börülcesi yedik. Bu pazar gezilerinden birinde, Bodrum'un yerlilerinden olan birkaç teyzenin tezgahından "Hardal Otu" aldım. Teyzelerimin tarifine göre, 5 dk. haşlayarak pişirdiğim hardal otunun, limon, sarımsak ve zeytin yağı ile birleşiminden oluşan bu salata, nefisti... Kızlar, salatanın tadını pek merak etmeyince hepsi bana kaldı elbet... Şikayet eden kim. Salatayı yerken, öylesine kendimden geçmişim ki, Özden'in yüzünü buruşturarak bana bakışını neden sonra fark ettim. Hemen arkasından da, beni çok güldüren soruyu patlattı. "Onu gerçekten isteyerek mi yiyorsun?" Neden istemeyeyim ki? Kim zorlayacak beni yemek için? Kendi otumu kendim aldım, kendim yaptım, kendim tattım... Ama bunu anlamak O'nun için çok zor olsa gerek :)

Turgut Reis'i çok sevdim. Bodrum'un 20 küsur km. yakınında olmasına rağmen, daha sakin, daha bakir, daha naif... Asuman'la birlikteyken, Turgut Reis'te tek kalan sandalet ustasının dükkanına uğradık. Çocukluğumdan beri sevdiğim Bodrum sandaletlerini, bu minicik dükkanda yapılırken görmek çok keyifliydi. Bu ustadan 25 liraya aldığımız nefis terlikleri, Bodrum çarşısında 95 liraya görünce, popülaritenin bedelini anladık. El yapımı sandalet seven ve isteyenlere duyurulur : Doğru adres Turgut Reis Çarşısı...

Tatilden, İstanbul'a dönüş rotamızı belirlemiştik. Sabah karanlıkta yola çıkacak, ilk olarak Efes ve Meryem Ana'ya uğrayacaktık. Sonra Selçuk'ta bir köy kahvaltısı yapacak, oradan da Ayvalık'a, teyzemize uğrayacaktık. Gece olmadan da İznik'te olacaktık...

Köy kahvaltısı hariç, planladıklarımızın hepsini gerçekleştirebildik. Yol boyunca, şöyle ballı kaymaklı, ev reçelli, petek ballı, sahanda yumurtalı bir köy kahvaltısı hayal edip durduk. Hatta Özden, bu hayalleri biraz abartıp, çöp şiş ve kuyu tandır fantazileri kurmaya başladı. Henüz kuyu tandır için vaktin çok erken olacağına karar verip, Selçuk'ta yol boyunca hayalini kurduğumuz kahvaltıyı aradık, ama bulamadık. Otoyola girip de aç kalma korkusuyla, tabelasında kahvaltı yazan bir mekana girdik. Paket bal, reçel ve tereyağı ile, sayılı olarak tabaklara konmuş ve kurumuş zeytinlerimizi yedik. Hayal kırıklıklarımızı da yanımıza alıp, yolumuza devam ettik.

Ama İznik'te, bizi nasıl bir lezzetin beklediğini bilmiyorduk...

Çok yakında ...

Free Web Site Counter
Website Counter