gastronot

yeme-içme kültürüne dair...

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Merhaba, ben Bahar Yaka. 36 yıllık hayatımın 24 yılını doğduğum şehir olan İzmir'de geçirdim. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven, her öğünün adeta ritüel olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bulunmak için büyük özen gösterdiği akşam yemeklerinin, geç vakit yapılan pazar kahvaltılarının tadı hala damağımdadır. Balkan kökenli bir ailenin 2. kuşak İzmir'lisi olarak, damağım hem Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetleriyle tanıştı hem de Trakya mutfağının ot kokulu yemeklerinden tattı. Böylece yemek ve içmek hayatta en çok sevdiğim şeylerin başında yeraldı. Yaşım ilerledikçe şarapla tanıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp kendi şarabımı yapmaya başladım. Şarabın en yakın dostu olan peynir ise, asla vazgeçemeyeceklerim arasındaydı. Her yeni tadın içindekini keşfetmek ve onu denemek en büyük hobilerimden oldu. Bu site sayesinde de bildiklerimi sizlerle paylaştım.

Cumartesi, Aralık 16, 2006

Farklı bir fırın mantar...

Zaman zaman elinizde sınırlı malzeme ile donup kaldığınız olur mu? Benim olur. İşte böyle zamanlarda da ilham perilerim devreye girip, kulağıma bir reçete fısıldayıverir. Genelde de sonuç lezzetlidir. Yine böyle bir çaresizlik anında kulağıma söylenen bir reçete bu... ve tabii ki isimsiz.
Malzemeler:
1/2 kg. kültür mantarı
2 adet kuru soğan
3-4 orta boy patates
100 gr. taze kaşar
2 yemek kaşığı sıvıyağ
fındık kadar tereyağ
tuz
karabiber
Soğanları piyazlık doğrayıp, sıvıyağ ile pembeleşinceye kadar kavurun. Büyükçe bir kaseye alın. Patatesleri rendeleyip, soğanlara karıştırın. Biraz tuz ve karabiber ekleyin. Fırın kabını tereyağ ile yağlayın. Karışımı kalıba alın ve temizlediğiniz mantarları, soğan&patates karışımına batırın. Mantarların sadece üst kısımları açıkta kalmalı. Rendelenmiş kaşar peynirini eşit olarak paylaştırıp 200 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin. Pizza gibi dilimleyip, sıcak sıcak servis yapın. Afiyet olsun...

Çarşamba, Aralık 13, 2006

Zayıflama Diyetleri çöpe, yaşasın lezzetli yemekler, uzun soluklu sofralar...

Dün, sevgili Nathalie'den bir mail aldım. Yemek ve sofra kültürü hakkında hala benim gibi düşünenlerin olduğunu bilmek çok hoşuma gitti. Ozan Tuncer ile birlikte hazırladıkları ve sanal ortamda ücretsiz olarak herkesle paylaştıkları eserleri "Zayıflama Diyetleri Çöpe..." hem çok ilgimi çekti, hem de içimi rahatlattı.
Her ne kadar kilo sorunu yaşayan biri de olsam, sağlıklı beslenmenin yanı sıra, zevk ve lezzetin de ön planda olması gerektiğini vurguladıkları için, çok teşekkür ederim. Bu faydalı eseri siz de edinmek isterseniz bu linke tıklamanız yeterli... Sağlıklı, leziz ve keyifli sofralarda buluşmak ümidi ile...

Cuma, Aralık 01, 2006

Lafınızı Balla Kestim...


Uzun zamandır denemeyi planladığım bal likörünü nihayet yaptım. Sonucu size yazmak için önce Ramazan'ın geçmesini bekledim (abes kaçmasın diye :)) Böylece bayrama da yetiştiremedim. Ama bu bayramda ikram etmek isteyenlerin deneyebilecekleri bir ay zaman var önlerinde. Kahvenin yanında ikram edebilirsiniz. Reçetesi basit, yapılışı çok kolay :
*
800-850 gr kaliteli bal
350 ml kaliteli votka
1 adet çubuk tarçın
*
Malzemelerin tamamını cam kavanoza alıp, kapağını sıkıca kapatın. Loş bir ortamda 3-4 hafta bekletin. İçmek istediğinizde, çubuk tarçını çıkarıp minik likör bardaklarında servis yapın. Afiyet olsun...

Free Web Site Counter
Website Counter