gastronot

yeme-içme kültürüne dair...

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Merhaba, ben Bahar Yaka. 36 yıllık hayatımın 24 yılını doğduğum şehir olan İzmir'de geçirdim. Yemek yapmayı ve yemeyi çok seven, her öğünün adeta ritüel olduğu bir ailede büyüdüm. Herkesin bulunmak için büyük özen gösterdiği akşam yemeklerinin, geç vakit yapılan pazar kahvaltılarının tadı hala damağımdadır. Balkan kökenli bir ailenin 2. kuşak İzmir'lisi olarak, damağım hem Akdeniz mutfağının eşsiz lezzetleriyle tanıştı hem de Trakya mutfağının ot kokulu yemeklerinden tattı. Böylece yemek ve içmek hayatta en çok sevdiğim şeylerin başında yeraldı. Yaşım ilerledikçe şarapla tanıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp kendi şarabımı yapmaya başladım. Şarabın en yakın dostu olan peynir ise, asla vazgeçemeyeceklerim arasındaydı. Her yeni tadın içindekini keşfetmek ve onu denemek en büyük hobilerimden oldu. Bu site sayesinde de bildiklerimi sizlerle paylaştım.

Perşembe, Ocak 18, 2007

MAVİ MUTFAK

Biliyorsunuz ki, Mutfak Kültürü Atölyesinde biz, her ay bir konuda ödev hazırlıyoruz. Geçtiğimiz aylarda, şefimiz bizden "yemek nedir?" sorusuna, kendimizce bir yanıt vermemizi, konunun biraz felsefesine inmemizi istedi. Biraz geciktirmiş olsam da, bugün gelen ilhamla şöyle birşeyler karaladım ve eski günlere daldım. Sizlerle de paylaşmak istedim. Sevgilerimle,
*
*
*
MAVİ MUTFAK...
Varoşlundan iştahlı bir çocuk olan ben, yemek ve sofra kavramının çok önemli olduğu bir ailede büyüdüm. Özenle hazırlanan sofralar, aksatılmayan öğünler, süslenen yemekler, bir örnek yemek takımları, geç vakit, uzun uzun yenen pazar kahvaltıları, herkesin bir araya geldiği ve mutlaka beklendiği akşam yemekleri. Bunların hemen hepsi bir ritüel edasında aktı gitti 24 yıl. Bütün bunlar, farkında olmadan ruhuma işlemiş ve bugün yemek kültürüne olan bağımlılığımın temelleri çok seneler öncesinde atılmıştı.

Çocukluğumun geçtiği ev, kendisi küçük ama mutfağı oldukça büyük bir evdi. Gök mavisi mutfak dolapları, kareli örtüler serili rafları vardı. Büyük bir yemek masası, kışın içimizi ısıtan kömür sobası ve ablamla benim odama bakan bir de penceresi vardı. Belki konum olarak evin tam merkezinde olmasından, belki bizim ailece yemeğe meraklı oluşumuzdan, bu mavi mutfak, bizim evin kalbi sayılırdı. Annemin hemen bütün günü mutfakta geçerdi. Ablamla ben de, okuldan geldikten sonra mutfakta annemle vakit geçirir, okulda olup biteni anneme anlatırdık. Hatta öğle yemeğinden sonra, ödevlerimizi bile mutfak masasında yapar, annem yemek pişirirken, O’nunla sohbet etmeyi ihmal etmezdik.

İşte böyle bir mutfakta, böyle bir ailede büyüdüm ben. Hiçbir zaman kavrulan soğan kokusundan rahatsız olmadık ya da ev kokacak diye balık kızartmaktan kendimizi alıkoymadık.

Hatırlıyorum da, komşularımız bile bizi ziyarete geldiklerinde, mutfakta oturmak isterlerdi. O sıcacık havası, mis kokusu herkesi sarardı. Ne yılbaşı yemekleri yedik, ne bayram sofraları kurduk o mutfakta. Annemin egemenliği altındaki bir kaleydi adeta. Bizler de mutfak sınırları içinde, annemin hükümdarlığına boyun eğer, otoritesine, kendi düzenine saygı gösterirdik.

Bir kez daha sorarsanız bana “Yemek nedir?” diye. Tek cevabım, “Mavi mutfakta yediğim yemeklerdir” olur…
*
*
(Not : İllustrasyon, http://www.kekevi.com/mutfak.jpg den alınmıştır.)

Salı, Ocak 09, 2007

Susamlı Patates Topları...


5 adet orta boy patates
4 adet taze soğan
1/2 demet dereotu
100 gr. Beyaz Peynir
20-30 gr. Susam
Susamları önceden hafifçe kavurun. Patatesleri haşlayıp ezin. Sıcakken içine peyniri rendeleyip karıştırın. Soğuduktan sonra ince kıyılmış taze soğan ve dereotunu ilave edip tekrar karıştırın. Ceviz büyüklüğünde toplar yapıp, kavrulmuş susama (keten tohumu da olabilir) bulayın. Oda sıcaklığında servis yapın. Afiyet olsun...

Pazartesi, Ocak 08, 2007

Yemekçiler, Leziz Dergisi'nde...

Leziz Dergisi, Ocak 2007 sayısının iki sayfasını popüler yemek bloglarına ayırdı. Henüz çok genç bir blog olmasına rağmen Gastronot'un da aralarında olması çok güzeldi...
Sayfayı, sevgili Portakal Ağacı, Pastacı, Tarçın'ın Mutfağı, Pratik Lezzet, Ev Cini, Açık Büfe ve Mutfakta Gülümse ile paylaştık. Sayfalara sığamayan diğer tüm yemekçi arkadaşlar, "iyi ki varsınız..."

Cuma, Ocak 05, 2007

Yılbaşı sofrasından damakta kalanlar...

Yeni yılda kabak tatlısı yapma adetini İstanbul'a geldikten sonra öğrendim. İzmir'deyken ne bizim ne de çevremizdekilerin böyle bir alışkanlığı yoktu. Hem balkabağını sevdiğim için hem de glutensiz bir tatlı olduğu için, İstanbul'da çok daha sık yapar oldum. Ama yılbaşına özel, farklı birşeyler denemek istedim. Ortaya bu güzel kombinasyon çıktı. Kendim yaptım diye söylemiyorum ama lezzet uyumu mükemmeldi. Yapılışı biraz göz kararı ama yine de ölçüleri yazacağım:
6 porsiyon
1 adet kakaolu pandispanya (8 kişilik)
500 gr. tatlı lor peyniri (Manyas veya Ayvalık loru tercih edilmelidir)
150-200 gr kadar pudra şekeri (damak tadınıza göre)
500 gr. bal kabağı
100 gr toz şeker
1 çay kaşığı tarçın
50 gr. ceviz içi (iri kıyılmış)
*
Balkabaklarını küçük parçalayın, tarçını ve toz şekeri ekleyip, yumuşayıp suyunu çekinceye kadar kısık ateşte pişirin, soğumaya bırakın. Soğuyunca cevizleri ilave edip karıştırın.
*
Lor peynirini pudra şekeri ile birlikte mixer ile çırpın.
*
Pandispanyayı enine ortadan ikiye bölün. Çelik çember kalıpla her yarıdan 3 adet taban kesin. Kalan kek parçalarını mutfak robotunda kuru olarak çekin (daha sonra lazım olacak). Tabanların birini çember kalıba yerleştirin. 6'ya böldüğünüz lor&şeker karışımını bir spatul yardımıyla kalıba döşeyin. Üzerine kabaklı karışımı döşeyip kalıptan çıkarın. Robotta incelttiğiniz kek kırıntılarını üzerine serpin. Diğer 5 parçaya da aynı işlemi uygulayın.


Bu da uzun zamandır kafamda şekillenen, yakışacağına çok inandığım bir "iştah açıcı"... İsmi ne olabilir mesela : "Hellim Peyniri eşliğinde, pastırmaya sarılı Tanduri" Damağınızda kalan tadı da en az ismi kadar uzun inanın... 6 kişilik ölçüler şöyle:

36 parça kuşbaşı tavuk eti

36 parça çemenli, yağsız dana pastırma (antrikottan)

24 parça küp kesilmiş Hellim peyniri

3 yemek kaşığı yoğurt

2 diş sarımsak

1 adet küçük kuru soğan

1 tatlı kaşığı kimyon

1 tatlı kaşığı kekik

1 tatlı kaşığı kırmızı biber

1 tatlı kaşığı kuru nane

1/2 tatlı kaşığı karabiber

12 adet çöp şiş

tereyağ

tuz

Yemeği yapmadan en az 3 saat önce, soğanı rendeleyip sarımsakları tuzla dövün. Tüm baharatlarla birlikte yoğurda ilave edip karıştırın. Tavukları, bu karışıma ekleyip 2,5 - 3 saat buzdolabında bekletin. Yemekten kısa zaman önce teflon bir kapta çok az sıvıyağda tanduriyi pişirin. Ilınınca bir tanduri parçasını alıp pastırmayı üzerine sarın şişe geçirin, ardından bir parça hellim peyniri. Tekrar pastırmaya sarılı tanduri ve Hellim. Resimdeki ya da arzu ettiğiniz başka bir sırada dizin. Hepsi tamamlanınca teflon bir tavada tereyağını eritin, peynirler hafifçe kızarıncaya kadar çevirerek pişirin. Mutlaka sıcak servis yapın. Afiyet olsun...

Perşembe, Ocak 04, 2007

Yeni yıl süprizlerim...

Ben hediye yapmayı çok severim. Evet, yanlış yazmadım, hediye yapmayı, yani el yapımı hediyeleri vermeyi de çok severim, almayı da... Benim için, bir sürü para dökülmüş hediyelerden çok daha kıymetlidirler. Bu sebeple, Mutfak Kültürü Atölyesi olarak geçireceğimiz ilk yılbaşı yemeğinde herkese küçük bir hediye vermek istedim.
Yemekçinin hediyesi ne olur? Tabii ki, yine yiyecek birşey :) Ben de bir gün önce, kolları sıvadım ve 25 kişi için, içi el yapımı yılbaşı kurabiyeleri dolu hediye paketleri hazırladım. Bunları hazırlaması, paketlemesi çok keyifliydi. Hele hele verdiğimde yüzlerindeki mutluluk herşeye değerdi.

Umarım nice nice yılbaşı yemekleri yeriz hep birlikte...

Aşağıda reçetesini vereceğim glazür kaplamayı, dilediğiniz bir kıtır kurabiyenin, pişirdikten ve soğuduktan sonra üzerine uygulayabilirsiniz.

1 yumurta akı

225 gr. pudra şekeri

1 çay kaşığı limon suyu

1-2 damla (veya kürdan ucu ile) gıda boyası

Yumurta akını mixerde kar haline gelinceye kadar çırpın. Pudra şekerini ilave edip çırpmaya devam edin. Limon suyunu da ekleyin. İyice karıştıktan sonra, birden fazla renk kullanacaksanız; glazür beyazken ayırıp, gıda boyasını ilave edin ve boya ile birlikte çırpın. Kurabiyelerin üzerine uygulamak için, yağlı pişirme kağıdından huniler yapın. Her renk glazürü kaşıkla bir huniye doldurun, ucunu hafifçe kesin. Pişmiş ve soğumuş kurabiyelerin üzerine dilediğiniz dekoru verin. En az yarım saat donup sertleşmesine izin verin. Hepsi bu kadar. İnanın çocuklar bu kurabiyelere bayılacaklar...

Mutfak Kültürü Atölyesi - Yılbaşı yemeği

Mutfak Kültürü Atölyesi olarak 24 Aralık'taki yeni yıl yemeğimizle 2007'ye girdik. Menüde başlangıç olarak, "Yoğurt Soslu Çıtır Mantı" vardı. Tadına bakamadım ama mantımız, yiyenlerden tam not aldı...

Bu ayki çalışmamıza, sevgili arkadaşım Müşerref'de misafir oldu ve bize nefis "Közlenmiş Kırmızı Biber Çorbası"ndan yaptı. Ben hariç gruptaki herkes için süprizdi. Ama bu enfes çorbayı tadan herkesin beğendiğini görmek bizi çok mutlu etti. Ellerine sağlık Müşerref...


Menünün ana yemeği, "Saray Usulü Kuzu Sırtı Sarması" (restaurantlarda bu yemeğin adını tam ve doğru söyleyenlerden para alınmıyormuş :))) Yanısıra yufkaya sarılı "Limonlu Pilav"... Bir de, sabahki market alışverişi sırasında spontane gelişen "Baklagil Salatası"...

Tatlı olarak, elbette benim yiyemediğim ve fotoğraflamak için kimsenin tabağında bütün olarak yakalayamadığım "Acıbadem Soslu Tiramisu" vardı... Yeni yıla böylesine güzel lezzetlerle girmek, 2007'nin çok lezzetli geçeceğine delalet herhalde... Herkese iyi seneler...

Free Web Site Counter
Website Counter